Milliyet’ten Betül Topaklı’nın haberine göre; Bilim insanları insan vücudunun koordinasyon merkezi beyin üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Günümüzde modern tıbbın fizyolojik, histolojik, moleküler, patolojik, radyolojik hatta genetik alanlarında sunduğu yenilikler beyin üzerine yeni bilgilere kavuşmamızı sağlıyor. Ancak yine de hakkında hâlâ sınırlı bilgilerle ilerlediğimiz beyin gizemini korumaya devam ediyor.
Son günlerde sosyal medya platformu TikTok’ta tıklanma rekorları kıran ve ‘Beyni olmayan adam’ olarak anılan bir video sayesinde beynin gizemli tarafları tekrar gündeme geldi. Videoyu izleyen herkes, beyin dokusunun büyük bir kısmını kaybeden kişinin tıpkı eskisi gibi normal bir hayat sürdürmesine inanmakta güçlük çekiyor.
Peki bu videoda izlediklerimiz gerçek mi? Beynimizin büyük bir kısmını kaybetsek de hayatımıza kaldığımız yerden devam edebilir miyiz? Konuyu Prof. Dr. Dilcan Kotan ve Prof. Dr. Aynur Özge ile masaya yatırdık.
BEYİN MİLYONLARCA SİNİR LİFİ DEMETİNDEN OLUŞUYOR
Sinir sisteminde beynin üst kontrol merkezi olarak görev yaptığını söyleyen Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilcan Kotan, “İnsan beyni, sağ ve sol beyin şeklinde ikiye ayrılan ve milyonlarca sinir lif demeti içeren nasırlı cisim anlamına gelen ‘korpus kallozuma’a sahiptir. Her iki beyin yarım küresini bağlayan bu yapı, işlevsel olarak sinir sistemini denetlediği gibi art arda azalan sinir dokusu rezervini de zaman zaman kompanse edebilme yeteneğine sahiptir. Nörolojik rehabilitasyonda son yıllarda üzerinde durulan ‘nöronal plastisite’ kavramı da bu yapı ile mümkün olabiliyor” dedi.
Prof. Dr. Dilcan Kotan, “İşlevselliğini yitirdiği düşünülen bazı sinir gövde ve uzantıları tekrar canlılık ve faaliyet gösterebilirken, nörolojik bulgular bu mekanizma üzerinden gerileyebiliyor. Beyinde sinir hücreleri arasında yer alan ara destek hücreler de bulunuyor. Beyindeki sağ ve sol beyin, ‘korpus kallozum’ ve ara destek yapılar her bireyde farklı organize oluyor. Bireyler arasındaki bir anlamda sinir sistemi döşemesi farklılıkları, nadir de olsa tek beynin ağırlıklı beyin fonksiyonunu yürütebileceği görüşüne yoğunlaştırıyor. Her birey için kısmen mümkün olan bu kavram bazı sıra dışı örneklerde bilgi kirliliğine neden olabiliyor. Günlük pratiğimizde en çarpıcı örnekle bu duruma tıbbi kanıt sunabilmek mümkün.” dedi.
Prof. Dr. Dilcan Kotan, hızlı ilerleyici beyin dokularının büyük bölümünü saran ‘glioblastoma multiforme’ diye adlandırılan kötü gidişli beyin tümörlerinde baş ağrısı, uyuşma, ince el becerisi eksikliği gibi hafif nörolojik bulgular dışında şikâyeti olmayan vakaların olduğuna dikkat çekti.
VİDEO GERÇEK Mİ?
“Beynin motor hareketlerini sağlayan sinir dokularınca nispeten az sessiz bölgeler diye nitelendirdiğimiz anatomik yerleşkelerin yanı sıra yoğun sinir gövdelerinin yerleşkesinde de konuşlanmasına rağmen hasar oluşturmaması diğer beyinden gelen sinir sistemi ağ desteğini gösteriyor özelliktedir” diyen Prof. Dr. Dilcan Kotan, “Yarım küreler arasında milyarlarca bağlantılar sayesinde bir tarafta kayıp olmasına rağmen beyin faaliyetleri mümkün olabiliyor” diyerek TikTok’ta viral olan videonun gerçek olabileceğini söyledi.
YAŞ ÖNEMLİ BİR FAKTÖR
Videoda beynin sağ tarafında doku hasarı alan kişinin doğal olarak sol tarafını çok iyi kullanamadığını söyleyen Prof. Dr. Aynur Özge, “Bu noktada hasarın ne zaman geliştiğini ve nasıl olduğunu bilmek önem taşıyor. 21 yaşına kadar beyinde olgunlaşma süreci var. O sürecin içinde yani ergenlik öncesi veya ergenlik gibi dönemlerde beyin dokusunda hasar olursa beynin diğer bölgelerindeki bağlantılar o hasarlanan bölgenin görevini üstlenip bu konuda yeteneklerini artırabiliyor” dedi.
Prof. Dr. Aynur Özge, “Beyne hasardan sonra yeni bir düzenleme yapmasına fırsat verilen bir durum oluşursa fiziksel hareket anlamında çok makul bir hayat sürmek mümkün. Bu durum bizim açımızdan çok şaşırtıcı değil. Nörologlar olarak bu şekilde her gün birçok vaka gözlemliyoruz. Burada önemli olan hasarı alan bireyin kaç yaşında olduğu ve beyne bunu kompanse edecek fırsat verilip verilmediğidir.” dedi.
‘YENİDEN YAPILANDIRMIYOR, GİZLİ OLANI ÇIKARIYOR’
ABD’li ve Britanyalı bilim insanlarından oluşan uluslararası bir ekip ise yaygın kanının aksine görme kaybı, ampütasyon ya da felç sonrasında beynin kendini yeniden yapılandırma yeteneğine sahip olmadığını öne sürdü. Birleşik Krallık’taki Cambridge Üniversitesi’nden Nörolog Prof. Tamar Makin ve ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden John Krakuer’in konuyla ilgili araştırmaları 21 Kasım’da hakemli bilimsel dergi eLife’da yayımlandı.
Çalışmaya göre bilim insanları, beynin herhangi bir yaralanma ya da tıbbi duruma reaksiyon olarak kendini yeniden yapılandıracağına dair genel kabulün temelden kusurlu olduğunu savundu. Bilim insanları, bunun yerine beynin halihazırda var olan ancak gizli olan yetenekleri ortaya çıkardığını söyledi.